Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/32540
Başlık: Antikçağda atomcu materyalizm
Yazarlar: Çetin, İsmail
Kayır, Mehmet
Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı/Felsefe Tarihi Bilim Dalı.
Anahtar kelimeler: Materyalizm
Antikçağ
Atomcu materyalizm
Yayın Tarihi: 2001
Yayıncı: Uludağ Üniversitesi
Atıf: Kayır, M. (2001). Antikçağda atomcu materyalizm. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özet: Felsefenin bilinçli bir disiplin olarak Yunanlılarla ortaya çıkmasıyla birlikte, materyalizmin de varlığı hissedilmeye başlanmıştır. Bu anlamda materyalizm diğer adıyla doğacılık en eski felsefedir. Materyalizm ilke olarak, araştırılabilen güç ve olayların dışındaki herhangi bir şeyin varlığını reddeder. Evrende çözülemeyen, gizemli bir olgunun olabileceğini kabul etmez. Bu ilkeler çerçevesinde baktığımızda, Thales'ten Demokritos'a kadarki dönemde, özellikle iki problemin öne çıktığını görmekteyiz. Bunlardan birincisi; varlığın anamaddesinin, arkenin ne olduğu, ikincisi de oluş sorunudur. Bu problem ekseninde ortaya konulan görüşlerde hep bir materyalizme rastlanmaktadır. Dolayısıyla varlığın temeline konulan maddi ilke, doğaya yönelen filozofların düşüncelerinde hep belirleyici konumda olmuştur. Thales'le birlikte başlayan materyalist düşünce, bir kuram olarak atomculara materyalizminde kendini tamamlamıştır. Materyalizmle amaçlanan sadece bir merakı tatmin değil, "bilmek için bilmek" belirleniminin getirdiği ihtiyacı gidermek değil, aynı zamanda bir yaşam biçiminin de formlarını oluşturmaktır. Bunun en somut örneğini Epikurosçulukta görmekteyiz. Sıkı bir Epikurosçu olan Lucretius, materyalist bir yaşam felsefesiyle insanların gereksiz bir takım boş inançlardan kurtulmalarını sağlamayı amaçlamıştır. Çalışmamızın son bölümünü ayırdığımız eseri, bunun çok somut kanıtlan ile doludur. Yani materyalizmde eşya, doğa, evren gibi kavramlar sorgulanmakla kalmamış, insanın bu kavramlarla olan ilişkisi bir ahlak felsefesine dönüştürülmüştür. Materyalizm düzgün bir evren kuramı olmaktan çok, doğacı bir ahlak felsefesinin aracı olarak iş görmüş olduğu tarihsel gerçeğine dikkat etmemiz gerekir. Doğayı anlamak üzere ortaya konulan bu sistemlerde, ahlak felsefesinin kurgusu ve dayanakları da değişmiştir. Ahlak yasalarının kaynağının tanrı olduğu düşüncesi yerini, giderek doğadaki belirlenimlere bırakmıştır.
URI: http://hdl.handle.net/11452/32540
Koleksiyonlarda Görünür:Sosyal Bilimler Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
SOY_01939.pdf
  A kadar 2099-12-31
1.27 MBAdobe PDFGöster/Aç Bir kopya isteyin


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons