Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/3422
Başlık: Bir yapısalcı olarak Muhammed Abid el-Câbirî'de din-kültür ilişkisi
Diğer Başlıklar: The relationship between religion and culture in Muhammed Abid el-Jabri as a structuralist
Yazarlar: Ataman, Kemal
Keskin, İbrahim
Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı/Din Sosyolojisi Bilim Dalı.
Anahtar kelimeler: Yapısalcılık
Kültür
Arap aklı
Yapı-bozum
Beyânî paradigma
İrfânî paradigma
Burhânî paradigma
Yeniden yapılanma
Self-oryantalizasyon
Structuralism
Culture
Arab reason
Deconstruction
Explicatory (Beyânî) paradigm
Gnostic (Irfânî) paradigm
Demonstrative (Burhânî) paradigm
Reconstruction
Self-orientalisation
Yayın Tarihi: 9-Haz-2009
Yayıncı: Uludağ Üniversitesi
Atıf: Keskin, İ. (2009). Bir yapısalcı olarak Muhammed Abid el-Câbirî'de din-kültür ilişkisi. Yayınlanmamış doktora tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özet: Çalışmalarının büyük bir kısmını İslam düşüncesinin eleştirisine yönelten Muhammed Âbid el-Câbirî'ye(d. 1936) göre bugünkü gelinen noktada gelenek toplumsal, siyasal ve fikri alanlarda büyük bir krizle karşı karşıyadır. Câbirî İslam dünyasının içinde bulunduğu bu krizin nedenlerini açıklayacağını düşündüğü yapısal bir model sunar: beyân, irfân ve burhân. Câbirî'ye göre bu üç bilgi sisteminin her boyutta çatışması ve rekabeti söz konusudur. Kriz bu bilgi sistemlerinin iç içe geçişliliğinden kaynaklanan bir krizdir. Bu krize neden olan ana unsur Hermetik irfâncılıktır. İrfân bir başka bünyeye ait bir düşünme biçimi olduğundan Arap/İslam aklını fesada uğratan bir fonksiyon icra etmektedir. İrfânî düşünce sistemi aklı durduran, durgunluğa sevk eden ve aklın istifasını temsil eden irrasyonel bir düşünme biçimi olduğundan, Arap/İslam aklının yapısını bozmaktadır.Câbirî akıl gücü ile başarılabilecek bir Arap rönesansı öngörmektedir. Câbirî'nin felsefi soruşturmalarının özünü Arap ve İslam felsefesindeki bilgi sorunuyla meşgul olması oluşturmaktadır. Câbirî'nin bu sorunu ele alışı bilginin ve rasyononalizmin anlamıyla ilişkilidir. İslam entelektüel geleneği ve modern batılı entelektüel gelenek ile sömürge sonrası Arap düşüncesi arasında köprüler kurmayı amaçlamaktadır. Câbirî post-sömürge döneminde kültürel sömürgecilikten kurtulmayı amaçladığından modern Arap düşüncesini klasik entelektüel geleneğin belli rasyonel kalıpları içine yerleştirme çabası gütmektedir. Câbirî bunu, geçmişin yapı-bozumu ve post-sömürgecilik dönemi problemlerinin yeniden tetkiki şeklinde çifte bir süreç dâhilinde gerçekleştirmeye çalışır.
According to Muhammed Abid el-Jabri (b. 1936), who allocated most of his studies to the critique of Islamic thought, Islamic culture and intellectual tradition have encountered social, political and intellectual crisis in the present world. Jabri preents a structual model which explains the reasons for this crisis that encompasses Islamic world through the concepts of beyân, irfân and burhân. For Jabri, then, these three epistemological systems clash and compete with one another in every dimension of cultural and intellectual life. Although the crisis result from melding of these epistemological systems, tha main reason of the crises is Hermetic irfanism. Because the latter does not belong to the so called Islamic body of thought Irfan has decayed Arabic/Islamic reason. As an irrational style of thought the irfanic system has also impelled reason to regress, annihilating Arabic/Islamic reason.In al-Jabri's opinion, an Arabic renaissance through potentialities of reason is quite possible. Al-jabri?s interest in the problem of epistemology in Arabic/Islamic philosophy lies At the very core of his philosophical investigations. Al-Jabri discusses these problems in relation to the meaning of knowledge and rationalism. He aims at bridging between Islamic intellectual tradition, modern intellectual tradition and post-colonial Arab thought. Because he wants to be freed from the cultural imperialism of post-colonial period, he tries to put modern Arab thought in certain rational forms of classical intellectual tradition. Consequently, he tries to do it through what can be called the double process of deconstruction of the past and the re-analyses of the problems of the post-colonial period.
URI: http://hdl.handle.net/11452/3422
Koleksiyonlarda Görünür:Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
235296.pdf1.95 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons