Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/28399
Başlık: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı tanılı hastalarda z-skoru hava akım sınırlamasının kısa dönem mortalite ile ilişkisin retrospektif olarak incelenmesina göre hesaplanması
Diğer Başlıklar: A retrospective Investigation of air flow limitation accounted according to z-score in the relationship to short-term mortality in patients with chronic obstructive pulmonary disease
Yazarlar: Dilektaşlı, Aslı Görek
Yiğitliler, Büşra
Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.
Anahtar kelimeler: KOAH
Hava yolu obstrüksiyonu
LLN
Mortalite
Alevlenme
COPD
Airway obstruction
Mortality
Exacerbatio
Yayın Tarihi: 2022
Yayıncı: Bursa Uludağ Üniversitesi
Atıf: Yiğitliler, B. (2022). Kronik obstrüktif akciğer hastalığı tanılı hastalarda z-skoruna göre hesaplanmış hava akım sınırlamasının kısa dönem mortalite ile ilişkisin retrospektif olarak incelenmesi. Yayınlanmamış tıpta uzmanlık tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi.
Özet: KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), geri dönüşümsüz ve ilerleyici hava akım kısıtlılığı ile karakterize, kronik solunum semptomlarının eşlik ettiği, yüksek morbidite ve mortalite ile ilişkili bir hastalıktır. Kronik hava akımı kısıtlanmasının varlığı spirometrik inceleme sonucunda saptanarak KOAH tanısı konulabilmektedir. GOLD kılavuzları, kronik solunum semptomları olan veya risk altındaki hastaları teşhis etmek için bronkodilatör sonrası FEV1/FVC<0.70 kullanılmasını önermektedir. Spirometri; KOAH tanısını kesinleştirmede, diğer hastalıklar ile ayırıcı tanıda, tanı konmuş olan hastalarda hastalığın seyrinin ve prognozunun değerlendirilmesinde, hastalığa tedavi cevabının izlenmesinde kullanılmaktadır. Solunum fonksiyon testi parametreleri yorumlanırken uygun referans testlerinin kullanımı gereklidir ve genellikle seçilen referans değerler beklenen değer olarak kabul edilerek bireyin ölçülen solunum fonksiyon parametreleri, o birey için beklenen değerin yüzdesi olarak ifade edilir. 1971 yılından günümüze kadar pek çok referans denklem tanımlanmıştır. Mevcut referans denklemler arasındaki varyasyonun araştırılması, yeni referans denklemlerin tanımlanması amacıyla 2010 yılında ERS (European Respiratory Society) tarafınca GLI (Global Lung Function Initiative) kurulmuştur. 2012 yılında GLI tarafınca 3-95 yaş aralığında kullanılabilen ve yaşa uygun yeni LLN (Lower Limits of Normal) ve beklenen referans değerler tanımlanmıştır. Buna ek olarak ölçüm sonuçlarının z-skorları olarak ifade edilmesinin ve yaşa özel normal aralığın raporlamalara dahil edilmesinin daha iyi bir yaklaşım olacağı düşünülmüştür. Buna göre GLI hava akım kısıtlılığı varlığını FEV1/FVC ‘nin 5. persentilin altında (z-skorunun -1,64’ün altında) olmasının patolojik olarak kabul edilmesini önermektedir. KOAH tanısını, epidemiyolojisini veya tedavisini içeren birçok çalışma, hava yolu obstrüksiyonunu tanımlamak için basit ve pratik olan GOLD spirometrik kriterlerini benimsemiştir. Bu konuda yapılan çalışmalarda sabit bir oran kullanılarak tanı konulan hastaların yaş faktörleri dikkate alındığında, 40 yaş altıdaki bireylerde hastalığın atlanabildiği, iii ileri yaştaki bireylerde ise hasta olmadıkları halde yaklaşık %20’sinin KOAH tanısı aldığı gözlenmiştir. Uluslararası solunum dernekleri, FEV1/FVC<0.7 ve LLN tabanlı tanımlamaların olumsuz sağlık sonuçlarını tahmin etmedeki farklarının daha fazla araştırılması çağrısında bulunmuştur. Biz de çalışmamızda; KOAH hastalarında GOLD ve GLI kriterleri kullanarak tanımlanan hastaların alevlenme ve mortalite durumlarını karşılaştırarak, olumsuz sağlık sonuçlarını tahmin etmedeki farklılıklarının araştırılmasını amaçladık. Çalışmamız Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Polikliniğinde 01/01/2019 ve 30/06/2019 tarihleri arasında KOAH tanı ve ön tanılarıyla değerlendirilen 310 hastanın dosya kayıtlarının retrospektif incelenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Hastalar GOLD kriterlerine göre tanımlandığında %71,6’sı obstrüktif, %15,8’i restriktif değişiklik ve %26’sı normal olarak tanımlanmış, GLI kriterlerine göre tanımlandığında %57,4’ü obstrüktif, %20,3’ü restriktif değişiklik ve %22,3’ü normal olarak tanımlanmıştı. FEV1/FVC ve LLN kesme noktalarına göre FR+/LLN+, FR-/LLN- ve FR+/LLN- olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Gruplar arasında alevlenme sıklıkları karşılaştırıldığında tüm alevlenmelerin en sık FR+/LLN+ hastalarda gerçekleştiği, kortikosteroid tedavisi ve hastane yatışı gerektiren alevlenmelerin sıklığının FR+/LLN- grupta arttığı izlendi. Alevlenmelere etki eden faktörler düzeltildikten sonra yapılan analizde FR+/LLN+ ve FR+/LLN- grupta anlamlı risk artışı izlendi ve risk artışının en fazla olduğu hastalar FR+/LLN- olarak tanımlanan hastalar idi. Gruplar mortalite açısından karşılaştırıldığında ise aralarında mortalite sıklığı ve riski açısından anlamlı fark izlenmedi.
COPD (Chronic Obstructive Pulmonary Disease) can be diagnosed by detecting the presence of chronic airflow limitation as a result of spirometric examination. GOLD guidelines recommend the use of post-bronchodilator FEV1/FVC<0.70 to diagnose patients with chronic respiratory symptoms or at risk. Spirometry; It is used in confirming the diagnosis of COPD, in differential diagnosis with other diseases, in evaluating the course and prognosis of the disease in diagnosed patients and in monitoring the treatment response to the disease. The use of appropriate reference tests is necessary when interpreting pulmonary function test parameters and generally the selected reference values are considered the expected value and the individual's measured pulmonary function parameters are expressed as a percentage of the expected value for that individual. Many reference equations have been defined since 1971. GLI (Global Lung Function Initiative) was established by ERS in 2010 to investigate the variation among existing reference equations and to define new reference equations. In 2012, new age-appropriate LLN (Lower Limits of Normal) and expected reference values that can be used in the 3-95 age range were defined by the GLI. In addition, it was thought that it would be a better approach to express the measurement results as z-scores and include the age-specific normal range in the reports. Accordingly, the presence of GLI airflow limitation suggests that FEV1/FVC below the 5th percentile (z-score<-1.64) should be considered pathological. Many studies involving the diagnosis, epidemiology or treatment of COPD have adopted the simple and practical GOLD spirometric criteria to define airway obstruction. Considering the age factors of patients diagnosed using a fixed ratio in studies on this subject, it has been observed that the disease can be missed in v individuals under 40 years of age, and that about 20% of individuals with advanced age are diagnosed with COPD even though they are not sick. International respiratory societies have called for further investigation of the differences between FEV1/FVC<0.7 and LLN-based definitions in predicting adverse health outcomes. In our study; We aimed to investigate the differences in predicting adverse health outcomes in COPD patients by comparing the exacerbation and mortality status of patients defined using the GOLD and GLI criteria. Our study was carried out by retrospectively examining the file records of 310 patients who were evaluated with the diagnosis and pre-diagnosis of COPD between 01/01/2019 and 30/06/2019 in Uludağ University Faculty of Medicine Hospital Chest Diseases Polyclinic. When the patients were defined according to the GOLD criteria, 71,6% were obstructive, 15,8% restrictive change and 26% were defined as normal, when defined according to the GLI criteria 57,4% obstructive, 20,3% restrictive change and 22,3% were defined as normal. They were divided into 3 groups as FR+/LLN+, FR-/LLN- and FR+/LLN- according to FEV1/FVC and LLN cut-off points. When the frequency of exacerbations was compared between the groups, it was observed that all exacerbations occurred most frequently in FR+/LLN+ patients, and the frequency of exacerbations requiring corticosteroid treatment and hospitalization increased in the FR+/LLN- group. In the analysis performed after the factors affecting exacerbations were corrected, a significant increase in risk was observed in the FR+/LLN+ and FR+/LLN- groups, and the patients with the highest risk increase were those defined as FR+/LLN-. When the groups were compared in terms of mortality, no significant difference was observed between them in terms of mortality frequency and risk.
URI: http://hdl.handle.net/11452/28399
Koleksiyonlarda Görünür:Tıpta Uzmanlık / Specialization in Medicine

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
Büşra_Yiğitliler.pdf2.28 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons