Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://hdl.handle.net/11452/21935
Başlık: Benlik kaynakları tükenmesi olgusunu gruplar arası bağlama yerleştirmek: Grupla özdeşleşme ve sosyal baskınlık yöneliminin etkilerinin minimal grup paradigması kapsamında incelenmesi
Diğer Başlıklar: Placing the phenomenon of ego-depletion into the intergroup context: An examination the effects of ingroup identification and social dominance orientation in the minimal group paradigm
Yazarlar: Kuşdil, M. Ersin
Turhan, Funda
Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Psikoloji Anabilim Dalı/Psikoloji Bilim Dalı.
0000-0001-5857-606X
Anahtar kelimeler: Minimal grup paradigması
Sosyal kimlik yaklaşımı
Benlik kaynakları tükenmesi
İç grup yanlılığı
Grupla özdeşleşme
Tajfel matrisleri
Minimal group paradigm
Social identity approach
Ego-depletion
Ingroup bias
Ingroup identification
Tajfel matrices
Yayın Tarihi: 24-Şub-2021
Yayıncı: Bursa Uludağ Üniversitesi
Atıf: Turhan, F. (2021). Benlik kaynakları tükenmesi olgusunu gruplar arası bağlama yerleştirmek: Grupla özdeşleşme ve sosyal baskınlık yöneliminin etkilerinin minimal grup paradigması kapsamında incelenmesi. Yayınlanmamış doktora tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özet: Sosyal Kimlik Yaklaşımının temellerini oluşturan minimal grup paradigması araştırmaları bireylerin içinde bulundukları grupları kayırdıklarını göstermektedir. Öz-kontrolün Dayanma Gücü Modeli’ne dayanan benlik kaynakları tükenmesi kavramı ise, bireylerin önceki öz-kontrol çabaları nedeniyle azalan öz-kontrol düzeylerini ifade etmektedir. Bu tez çalışmasının temel amacı, bireylerin öz-kontrol düzeylerindeki azalmaların gruplar arası kaynak dağıtımlarına olan etkisini minimal grup paradigması koşullarında incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Sosyal Kimlik Kuramı, Sosyal Baskınlık Kuramı ve Öz-Kontrolün Dayanma Gücü Modeli’ni temel alarak oluşturulan hipotezler her biri iki aşamadan oluşan pilot çalışma ve ana çalışma ile sınanmıştır. Pilot çalışmanın ön aşamasında 87, ana çalışmanın ön aşamasında ise 176 katılımcıya ulaşılarak katılımcıların resim beğenileri, sosyal baskınlık yönelimleri ve değer yönelimleri ölçülmüştür. Yaklaşık üç hafta sonra, her iki gruptan da yüksek ve düşük sosyal baskınlık yönelimlerine sahip (pilot çalışmada 41, ana çalışmada 82) katılımcılar ikinci aşamaya çağrılmışlardır. İkinci aşamada ilk olarak tüm katılımcılardan 240 Stroop denemesi tamamlamaları istenmiştir. Kontrol grubunun tamamladıkları denemelerin tümü uyumluyken, deney grubunun tamamladıkları denemelerin ¾’ü uyumsuzdur. Sonrasında kendilerine resim beğenileri üzerinden iki gruba ayrıldıkları bilgisi verilen katılımcılardan Tajfel matrisleri üzerinden gruplardaki katılımcılara puan dağıtmaları istenmiştir. Araştırma sonuçları varsayımlarla tutarlı olarak, kişilerin puan dağıtımlarında kendi gruplarını kayırdıklarını ve bu yanlı dağıtımların bireylerin grupla özdeşleşme düzeyiyle ilişkili olduğunu göstermiş ancak sosyal baskınlık yönelimlerinin beklenen etkisi gözlenmemiştir. Tükenmiş ve kontrol gruplarının gruplar arası puan dağıtımları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Öte yandan regresyon analizleri bireylerin yorgunluk ve engellenme düzeylerinin eşit ve yanlı olmayan dağıtım stratejilerini negatif şekilde yordadığını göstermiştir. Bulgular ilgili hipotezler ve kuramlar çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Minimal group paradigm research, which forms the basis of the Social Identity Approach, shows that individuals favor their groups. The concept of ego-depletion based on the Strength Model of Self-control, refers to indiviuals’ decreased levels of self-control after previous self-control attempts. This study mainly investigated the effect of ego- depletion on the intergroup resource allocations within minimal group paradigm conditions. The hypotheses based on the Social Identity Approach, Social Dominance Theory and Strength Model of Self-Control have been tested in a pilot study and a main study, each consisting of two stages. At the first stage of the studies, participants’ painting preferences, social dominance orientations and values were measured. Approximately three weeks later, participants with high and low social dominance orientations were invited to the second stage. In the second phase, all participants were first asked to complete 240 Stroop trials (all trials were congruent for control groups, whereas ¾ of the trials were incongruent for depleted groups). Then participants were informed that they had been divided into two groups based on their painting preferences and asked to distribute some credits to the participants in the groups using Tajfel matrices. The results showed that, in line with the hypotheses, individuals favored their groups in resource allocations and that these biased distributions were related to their ingroup identification levels. However, the expected effect of social dominance orientations was not observed. Also, no significant difference was found between the depleted and control groups’ point distrubitions. On the other hand, regression analysis showed that individuals' fatigue and frustration levels negatively predicted equal and unbiased allocation strategies. The findings were discussed within the framework of relevant hypotheses and theories.
URI: http://hdl.handle.net/11452/21935
Koleksiyonlarda Görünür:Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
Funda TURHAN.pdf5.22 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


Bu öğe kapsamında lisanslı Creative Commons License Creative Commons